Tüm Hakları Saklıdır
Yapay Zekâların Henüz Yapamadığı 6 İşlem
Son 10 yıldan az bir sürede bilgisayarlar; birtakım hastalıkları tespit etme, yabancı dilleri çevirme ve konuşmaları transkribe etmek gibi işlemlerde oldukça başarılı bir hâle ulaştı. Yapay zekâ ile mümkün olan bu gelişmeler ile birlikte basit bir yazılım bile, artık e-postalarınıza cevap önerileri sunabiliyor. Tabi ki de yapay zekânın günlük hayatta pek çok kullanım olduğu herkesçe biliniyor.
Yapay zekâ neredeyse tüm alanlarda kullanılsa bile hatta günümüz teknolojisine yön verse de hâlen yapamadığı bazı işler yer alıyor. Yapay zekâya sahip aletler, daha önce görmedikleri bir durum karşısında çoğu zaman ne yapacaklarını bilmiyor. Bu sebeple karmaşık ve doğaçlama gerektiren durumlarda yapay zekâ hâlen zor durumda kalabiliyor. Peki yapay zekâ tam olarak neyi gerçekleştiremiyor? Şimdi gelin bu duruma hep beraber bir göz gezdirelim.
Yapay zekânın yapamadığı İşler:
- Yapay zekâ, bireyin sağlık durumunu hakkında tek başına karar verme yeteneğine sahip değildir.
- Yapay zekâ tek başına komplike bir yazılım kodlayamaz,
- Yapay zekâ yaratıcı yazı dili oluşturamaz,
- Yapay zekâ özgür iradeye dayalı harekette bulunamaz,
- Sürücüsüz araçlar için ahlaki kararları oluşturamaz,
- Yapay zekâ insan kontrolü dışında bir buluş üretemez.
Yapay zekânın hâlen bazı işleri başaramamasının en büyük nedenlerinden biri olan “nedensellik” ilkesi olarak değerlendirilmektedir. Bu Yapay zekâya sahip sistemler gördükleri olayların ve şeylerin diğer olaylar ile bağlantılı olduğunu bir derecede saptayabilirler. Ancak tam anlamıyla hangi olayın doğrudan başka olayları tetiklediğini tespit edemezler.
Pekiştirmeli öğrenme ile satranç gibi, Go ve benzeri oyunlarda çok üst düzey düşüncelere sahip olsalar da gerçek dünyadaki karmaşık olaylarda bu yetenekler tamamen devre dışı kalmakta. Yapay zekânın mucizeler yaratabilmesi için sadece kendisine verilen örnek durumlardan geçmiş deneyimlere yönelik sonuçlar çıkarması, neden ve sonuç ilişkisini tam anlamıyla bir insan gibi anlaması ve öğrenmesi gerekmektedir.
Yapay zekâ, bir bireyin sağlık durumunu hakkında tek başına karar verme yeteneğine sahip değildir.
Günümüzde yapay zekâ ile entegre edilen tıbbi sistemler ile geçmiş hastalıklar üzerinden yola çıkılarak bir takım hastalıkları tespit edilebilmekte. Herhangi bir yapay zekâ, insan kontrolü olmadan bir bireyin genel sağlık kondisyonu hakkında tek başına bir karara ulaşamadığı biliniyor.
Örneğin, 2012 yılında David Plans’in öncüsü olduğu BioBeats isimli proje ile yapay zekâ ile hastaların stres seviyeleri tahmin edilebilmeye başlandı. Yapay zekânın vücudumuzda gerçekleşen değişiklikleri tespit edip bazı sonuçlara ulaşabilmesi umut verici bir gelişme olsa da halen bu işlemler için insan yardımına ihtiyaç duymakta.
Yapay zekalar Özellikle görsel tanımlama ve kategorileştirme özellikleriyle, hastalara ve sağlık çalışanlarına ciddi şekilde sadece yardımcı olmaktalar. Ne yazık ki yapay zekâ hâlâ tek başına hastalıkları tespit etme, ameliyat gerçekleştirme ve tedavi yöntemleri sunma gibi tıbbı mucizeleri tek başına gerçekleştiremiyor.
Yapay zekâ tek başına komplike bir yazılım geliştiremez:
Bu maddeyi okuyunca “E Barış Özcan videosunda GPT-3’ün kendi başına yazılım oluşturduğunu söyledi” diyebilirsiniz. Ancak ne yazık ki GPT-3, insan kontrolü dışında, tek başına ve hür iradesi ile yazılım geliştiremiyor. Çünkü yazılımlar bir ihtiyacı karşılamak, bir sorunu çözmek üzere geliştirilir. Bunun için herhangi bir yapay zekânın önce ilgili ihtiyacı ya da sorunu tespit edebilmesi gerekir, bu da insani bir yetidir. GPT-3’e “Şu konuda bir yazılım yap” demeden o konudaki ihtiyacı tespit etmesini sağlayamazsınız.
Ünlü yazılım mühendisi Frederick Brooks, yapay zekânın günümüz teknoloji dünyasına getirdiği yeniliklere rağmen hâlâ insan anlayışına sahip olamadığını belirtiyor. Bu nedenle de yapay zekâlar tek başına bir yazılım geliştiremiyor çünkü yazılım geliştirmek, insan deneyimlerine ve gerçek dünyayı şekillendiren neden sonuç ilişkisini anlayabilmeye dayanıyor.
Yapay zekâ yaratıcı yazarlık yapamaz, iyi bir yazım dili kurgulayamaz:
Yine günümüzde GPT-3‘ün öne çıktığı söylenen bir alana daha geldik. Aslında günümüzde pek çok metin işleme konusunda uzman yapay zeka var. Ancak tüm bu yapay zekâ yazılımları, bir metni yazmadan önce binlerce, on binlerce benzer örneği taramak zorundalar. Tüm bunlar da yapay zekanın sadece belirlenen alandaki yazınların ufku kadar gelişmiş metinler oluşturabileceğini gösteriyor.
Bir örnekle açıklamak gerekirse yapay zekâya sadece Shakespeare‘in metinlerini okutursanız, bir Harry Potter öyküsü yazmasını bekleyemezsiniz. Ancak bir insan, Shakespeare ya da herhangi bir yazarın tüm eserlerini okusa da okumasa da bildiklerini hayat deneyimi ile bir araya getirerek edebi eserler ortaya koyar.
Yine de bu konuda yapay zekâ yazılımlarının giderek geliştiğini belirtmekte yarar var. The Guardian gazetesinin makalelerini okuyan bir yapay zekâ yazılımının “merak etmeyin sizi yok etmeyeceğim” başlıklı bir makale kaleme aldığını söyleyelim. Ancak tüm bunlar, yine insan yaratıcılığından yoksun. Guardian’daki makaleleri analiz eden bu gelişmiş metin işleme yazılımı, yazılarda yapay zekâlar hakkında dile getirilen kelimelerin bir tür “endişe” duygusuna yol açtığını tespit edip, yine onu geliştiren insan mühendisler tarafından belirlenen kurallara uyarak, endişeye karşılık cevap veriyor.
İnsan yazarlar, bir metin içerisinde; öfke, aşk, korku ve haz gibi unsurları kullanabilirken, yapay zekâ makineler duygulardan yoksun oldukları için bu tür özgün farkları metinlere kendi başlarına ekleyemiyor.
Yapay zekâ özgür iradeye dayalı hareket edemez:
Özgür irade, yapay zekâ konusunda en çok tartışılan unsurlardan bir tanesi. Bu noktada tekrar neden sonuç ilişkisi devreye giriyor. Bir yapay zekânın kararları, bulunduğu programın kuralları ile paralel olarak meydana gelir. Bu nedenle yapay zekâ önceden belirlenen kurallar ile hareket eder çünkü bilgisayar dünyasında iki türlü komut vardır: “Yap ya da yapma”.
Bir yapay zekânın özgür iradeye sahip olması için bir hareketin ya da kararın sonsuz olasılıklara yol açabileceğini bilmesi, ve bu sonsuz olasılıkların ön hafızasına yerleştirilmesi gerekir. Bu durum ise şu an imkânsız olarak nitelendiriliyor. Bu nedenle yapay zekâlar, insanlar gibi varlıklarını sorgulama veya aldıkları kararları açıklama gibi işlemleri yapmaktan yoksun kalıyorlar.
Sürücüsüz araçlar için ahlaki kararlar veremez:
Otomotiv sektörü artık kendi kendine gidebilen sürücüsüz araçların gelişimine oldukça fazla önem veriyor. 2020 yılının sonuna kadar dünya genelinde 10 milyona yakın sürücüsüz araç olacağı öngörülüyor. Fakat tüm bu sürücüsüz araçlar insan gözetiminde olmak zorunda çünkü insan gözetimi olmadan yollarda bir güvenlik sisteminin oluşturulamayacağı düşünülüyor. Bunun nedeni ise yapay zekânın ahlaki kararlar veremiyor olması.
Örnek verecek olursak; bir kaza anında yapay zekâ, arabayı mı, arabada bulunan yolcuyu mu yoksa yolda yürüyen yayayı mı kurtarması gerektiği hakkındaki bir ahlaki kararı veremez, çünkü ahlaki açıdan böyle bir karar, yapay zekânın veremeyeceği kadar karmaşıktır. Ayrıca sürücüsüz bir araçtaki yapay zekâ, aldığı her veriyi çözümlemek için ana bilgisayara gönderir ve gelen cevaba göre hareket eder. Bu nedenle bir sürücüsüz arabanın herhangi bir nedenle hacklenmesi oldukça yüksek bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu nedenler dolayısıyla tamamen sürücüsüz araçların güvenli olmayacağı öngörülüyor.
Yapay zekâ insan kontrolü dışında bir buluş gerçekleştiremez:
Yapay zekânın kuralları takip etme kapasitesinin olduğunu ve ortaya çıkardığı şeylerin veya vardığı sonuçların geçmiş gözlemlere ve verilere dayandığını biliyoruz. Bu nedenle yapay zekâ özgün üretime değil, var olanı takip etme ve uygulamaya yönelik bir teknoloji olarak karşımıza çıkıyor. Fakat insanlar tarafından icat edilen araç gereçler, matematiksel teoremler veya bestelenen şarkılar; daha önce görülmemiş bir ürünü ortaya çıkarıyor.
Yapay zekâ ise sadece geçmişte yapılan işlere ve verilere bakıp, nasıl bir ürün ortaya çıkabileceğini mantık çerçevesinde tahmin edebiliyor. Bu nedenle insanlar gibi mantığın dışına çıkıp unutulmaz buluşlara veya hiç duyulmamış şarkılara ve görülmemiş teoremlere imza atamaz.
Her ne kadar yapay zekâlar; objeleri tanıma, dilleri tercüme etme, konuşma, tarım veya üretim tahminleri yapma, görsel veri üzerinden hastalık tanımı yapma, rapor hazırlama ve finansal verileri düzenleme ve benzeri birçok alandaki işlerin sorunsuz altından kalksa da hâlâ yapamadığı şeyler bulunuyor.
Tüm bu nedenlerle yapay zekâ kendi başına bir karar mekanizması olmak yerine en faydalı ve iyi şekilde insan işbirliği sayesinde çalışıyor. Sizler yapay zekâ hakkında neler düşünüyorsunuz? İlerleyen yıllarda yapay zekâ günümüzde yapamadığı şeylerin üstesinden gelebilecek mi?